Son yıllarda toplumda yaygınlaşan ve
paranoya haline gelen "Takip ediliyor muyum?" endişesi, sosyal
medyadaki paylaşımlarla gerçeklik gibi algılanmaya başlandı. Vatandaş
bizzat devlet eliyle takip edildiğini, izlendiğini düşünürken, takibin
adresi olarak da akıllara MİT geliyor. Gezi olaylarından sonra fişleme iddialarıyla da gündemde olan MİT'e, toplumdaki yaygın şüpheleri ve merak edilen tüm soruları yönelttik. MİT
Daire Başkanlığı da bir ilki gerçekleştirdi ve bir gazeteye röportaj
verdi. Sorularımızı da açıklıkla yanıtladı. İşte bu ilk kez gerçekleşen
röportajda, MİT'in verdiği çarpıcı yanıtlar:
MİT son yıllarda sürekli gündemde, son dönemde de vatandaşları fişlediği iddialarıyla gündeme geldi. Bu durumu nasıl açıklarsınız?
Son bir kaç yıldır ulusal ve uluslararası alanda bir çok başarılı istihbarat çalışması gerçekleştiren MİT,
bu durumdan rahatsız olan çevrelerin hedefi haline geldi ve gerçekdışı
iddialarla Teşkilat hakkında olumsuz algı yaratma çalışması hız
kazandı. Dünyada ilk defa bir devlet (Habertürk MİT
kaynaklarından bu devletin İsrail olduğu bilgisine ulaştı) başka bir
devletin istihbarat yönetimine tepki gösterdi ve açıkça kendi çıkarları
için Hakan Fidan'ın MİT'in başına gelmesini istemedi ve resmi açıklamayla bunu beyan etti. Bahsekonu açıklama sonrası MİT'e
yönelik Türkiye içinden haksız yayınlar ve saldırılar peşpeşe
yapılmaya başlandı, 30 yıllık Kürt sorununun nihayete erdirilmesi
amacıyla verilen görev çerçevesinde gizli yapılan görüşmeler yanlı bir
şekilde basına sızdırıldı, Hakan Fidan
gözaltına alınmaya çalışıldı, terörist sanılarak TSK tarafından
bombalanan sınır kaçakçılarının ölümünden sorumlu tutulmaya gayret
edildi, Akdeniz'de uluslararası sularda eğitim amacıyla görev yapan ve
Suriye tarafından düşürülen uçağımız, Gaziantep'te ve Reyhanlı'da
teröristler tarafından patlatılan bombalar ve ölen Türk vatandaşları MİT'e saldırıda bulunmak için kullanıldı. MİT'e
kamuoyu önünde tartışmalı bir kurum imajı vermek ve yıpratmak mantığı
üzerine kurulu bir psikolojik harekat yürütüldü, bir çok gizli belge
ortalığa saçıldı. MİT'in özel hayatı fişlediği yönündeki gerçek dışı iddialarla, MİT'e yönelik saldırılar devam ediyor.
MİT'in kişisel verileri istediği zaman elde edebildiği ve fişleme için kullandığı algısı doğru mu?
İstihbaratın
üretilebilmesi için sadece bilgi ve belgenin toplanması yeterli değil,
bilgilerin sağlıklı şekilde ve belli bir sistem dahilinde işlenmesi
gerekir. MİT, 11 Haziran 2013'te yaptığı basın açıklaması ile
'Teşkilatı kendi halkına fişleme gibi çağdışı bir uygulama faaliyetinin
içinde göstermenin; gerçek dışı olduğu kadar, haksız ve mesnetsiz'
olduğunu açıkladı. MİT kendisine kanunlar çerçevesinde verilen yetki ve
sorumlulukla hareket eder. Diğer taraftan mantık açısından da
bakıldığında, ülke güvenliğine yönelik bir risk taşımayan milyarlarca
veriyi incelemek, depolamak ve analiz etmek, hesaplanamayacak derecede
fazla personel ve maddi imkan gerektirir ki bunun gerçekleşme olasılığı
yoktur. MİT'in bu şekilde verileri depolayacak ve bunu inceleyecek ne
yeterli sayıda personeli, ne imkanı ne de zamanı mevcut. İç istihbarat
açısından MİT'den sayısal olarak çok daha fazla imkana sahip diğer
güvenlik kurumları da kamu ve özel sektörün kişisel verilerini, faaliyet
konuları kapsamında kullanma imkanına sahip.
MİT İstihbarat ağını nasıl oluşturuyor ?
İstihbarat
toplamanın dünyada geçerli iki yöntemi var. MİT istihbarat toplarken
bu iki yöntemi kullanır, birincisi insana dayalı istihbarat, ikincisi
sinyale dayalı istihbarat. İnsana dayalı istihbarat, dünyadaki bütün
istihbarat örgütlerinin sürekli olarak üzerinde durduğu ancak çok
başarılı olmadıkları bir istihbarat şekli. Çok emek, çaba, maddi külfet
ve risk getirir. Özetle hedef terör örgütlerinin içine sızmak olarak
açıklanır. Sinyale dayalı istihbarat ise iletişimin kontrolünü içerir,
hedef örgütlerin iletişim ağı tespit edilmeye ve aralarındaki iletişimin
kontorlü amaçlanır. MİT İstihbarat ağını çoğunlukla insana dayalı
olarak oluşturur, 'Sinyal'i ise destekleyici bir faktör olarak kullanır.
MİT'in istihbarat ve güvenlik amaçlı elde ettiği kişisel verilerin sınırı nedir?
MİT
kendisine kanunlarla tanınan yetki çerçevesinde ulusal güvenliğe
tehdit oluşturduğu tespit edilen kişilere yönelik veri toplar ve bunları
ilgili kurumlarla paylaşır. Kişisel verilerin internet üzerinde açıkça
dolaştığı bir dönemde, pazarlama kriterleri oluşturmak amacıyla
uluslararası şirketler kişisel verileri toplamakta, değerlendirmekte ve
üretimlerini bu yönde arttırmakta veya azaltmakta. Bunlar kamuoyunda
gündeme gelmezken, devletin istihbarat kuruluşunun bu verilere ihtiyaç
duyması halinde ulaşması eleştirilebilmekte. Engellenemeyen ve ölümlerle
sonuçlanan bir terör saldırısı sonrası kamuoyunun ilk sorduğu soru
'saldırının neden engellenemediği'dir.
Sosyal medya, e-mail veya internet üzerinden her vatandaşın takibi gibi ileri teknoloji bir sistem MİT'de var mı ?
MİT'in
her vatandaşı takip etmek ve kontrol etmek gibi bir görevi
bulunmamakta, sadece ülke güvenliğine tehdit oluşturan hedeflere yönelik
çalışma yapmakta. MİT'in her vatandaşı takip etmesi istihbarat dünyası
için gereksiz bir uğraşı olarak görülebilir. Diğer taraftan sosyal
medyanın gelişmesinde ön planda olan Facebook ve Twitter gibi internet
iletişim sistemlerinin Server'ları ve teknik alt yapıları Türkiye
dışında bulunmakta. Hedef şahıslara yönelik MİT'in yapacağı tüm teknik
çalışmalar ancak mahkeme kararı alınarak gerçekleşmekte.
Her vatandaşın kişisel verileri toplanarak, takip edildiği bir sistemin var olması ya da işletilmesi mümkün müdür ?
Uzun
yıllardır Dünya'da sosyo ekomomik, dinsel, etnik, mezhepsel
ayrışmaların fay hatlarında biriken enerji çeşitli noktalarda kırılma
yapmakta sonuçları önceden kestirilemeyen sosyal ve siyasi depremler
yaratmakta. Bu kaçınılmaz sonuçlar çerçevesinde her vatandaşın kişisel
verilerini toplamak ve analiz etmek, mümkün değildir. Böyle bir sistem
kurulsa bile bir işe yaramayacaktır. MİT, hızla gelişen Türkiye'de
kendisine verilen görevleri yerine getirirken öncelik olarak halkın
güvenliğini ön planda tutan bir kurum kültürüne sahip.
No comments:
Post a Comment